Pankreatit, pankreas adı verilen organın iltihaplanmasıyla karakterize bir hastalıktır. Bu hastalık, insanları etkileyebildiği gibi kedi dostlarımızı da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Oldukça acı verici bir hastalık olan pankreatit, yaşamı tehdit edecek seviyede dahi olabilir. Kedilerde pankreas iltihabına dair bilinmeyen pek çok şey olsa da veteriner tıp zamanla bu konuda oldukça gelişmiştir ve pankreatiti önlemenin, tedavi etmenin pek çok yolu bulunmuştur.
İçindekiler
Pankreatit kelime karşılığı ile pankreas iltihabı, adından da anlaşılabileceği üzere pankreasın iltihaplanmasıdır. Pankreasın iltihaplanma durumu, kedilerde ağrı ve sindirim sorunu gibi pek çok rahatsızlığa yol açar.
Kedilerin karın boşluğunda, midenin yanında konumlanan pankreas; ince, uzun ve pembemsi bir organdır. Pankreas, endokrin işlevlerine yardımcı olmanın yanı sıra çeşitli enzimler sayesinde sindirim sisteminin düzgün çalışmasına da yardımcı olur. Bir kedide pankreatit geliştiğinde ise pankreasın işlevselliği bozulur ve karnın diğer bölümlerinde ikincil sorunlar meydana gelebilir. Oluşabilecek sorunlar genellikle safra kesesi, karaciğer veya bağırsaklarla ilgili hastalıkları kapsar.
Pankreatitin akut ve kronik olmak üzere iki tipi bulunur. Akut pankreatit aniden ve hızlı bir şekilde ortaya çıkar ve patolojik değişiklikler ya olmaz ya da azdır; kronik pankreatit uzun süre devam eder ve pankreasta geri dönüşümsüz değişimlere sebep olabilir. Kedilerde genellikle akut pankreatite rastlanır ve bu durum pankreasın işlevselliğini ciddi anlamda bozar. Akut pankreatit geçiren kedilerde bu durumun daha sonradan kronik iltihaba dönüşmesi rastlanan bir durumdur. Kronik pankreatite yakalanan kediler, hayatlarının belirli dönemlerinde düzenli olarak bu hastalığa dair semptom geliştirirler.
Normalde vücudun savunma mekanizması sindirim faaliyetleri için pankreas tarafından üretilen pankreatik enzimlerin pankreasın kendi kendini sindirmesini engeller. Ancak bu mekanizmasının bazı durumlarda bozulması durumunda pankreatik enzimler aktive olur ve pankreası sindirmeye başlar. Bu da pankreatite sebep olur.
Belirtiler genellikle non-spesifiktir.
Karın ağrısı: Kedinizde karın ağrısı olup olmadığını anlamanın en iyi yollarından biri onu kucağınıza almaktır. Kediniz kucağınızdayken ağlama tarzında miyavlayabilir, tıslayabilir ya da kucağınızdan inmeye çalışabilir. Hekiminiz kedi dostunuzu muayene ederken hassas veya ağrılı bir noktaya değinirse, kedinizin vereceği gergin tepkiler semptomu destekleyecektir.
Kusma: Bir kedi birçok nedenden dolayı kusabilir ve bu semptom yalnızca pankreatite has bir durum değildir. Fakat kedinizin karın ağrısı veya pankreatite bağlı gelişebilecek ikincil sorunlar nedeniyle de kusma ihtimali vardır.
Kilo kaybı: Pankreatit geçiren kediler kusma, ishal ve iştahsızlık gibi semptomlara bağlı olarak kilo kaybı yaşayabilirler.
İshal: Pankreatitli kedilerde en sık görülen semptomlardan biri de ishaldir zira pankreas sindirim sisteminin önemli elemanlarından biridir.
Dehidrasyon (sıvı kaybı): Pankreatit geçiren bir kedi, halsiz olduğu için su içmek istemeyebilir ve bunun yanı sıra ishal olabilir. Yetersiz sıvı tüketimi ve ishal durumunun birleşimi, kedilerde şiddetli dehidrasyona yol açabilmektedir.
Ateş: Kedilerin vücut ısısı, pankreasa bağlı olarak yükselebilmektedir.
Anoreksi: İyi hissetmeyen, karnı ağrıyan ve kusan bir kedi genellikle iştahsız olur ve herhangi bir şey yemek istemez.
Ölüm: Bu madde elbette pankreatitin doğuracağı en aşırı sonuçlardan biridir. Fakat şiddetli bir akut pankreatit tablosu tedavi edilmediği takdirde, ölüme dahi sebebiyet verebilmektedir.
Kedinizdeki ilgisizlik, saklanma isteği, gözlerini sürekli yumarak uzun süre tepkisizce oturma, yeme ve tuvalet alışkanlığında değişiklikler… Bu gibi durumları kesinlikle göz ardı etmemeli, kedi dostunuzu mutlaka bir veteriner hekime götürmelisiniz.
Kedilerde pankreatitin gelişme nedenleri tam olarak bilinemese de çoğu yaş grubunda ve durumda karşılaşılabilir. Genellikle, kolanjiohepatit (karaciğer ve safra kanallarının iltihaplanması), inflamatuar bağırsak hastalıkları, safra kanalı tıkanıklığı, neoplasi, pankreatik travma vb. durumlara bağlı olarak meydana gelebilmektedir. Bunu yanı sıra ilaç ve toksik madde alımı da kedilerde pankreatit riski yaratabilmektedir.
Pankreatit, fiziksel muayenenin yanı sıra kan testleriyle de teşhis edilebilmektedir. Alyuvar ve akyuvar sayımı, organ fonksiyon testleri ve FPLI (pankreas lipaz immünreaktivite testi) ile pankreatit tespit edilebilmektedir. Bunlara ek olarak hekiminiz duruma göre röntgen veya ultrason da önerebilir.
Kan tahlillerinde anemi bulguları, savunma hücrelerinde artma veya azalma, azotemi, karaciğer enzimlerinde yükselme, kolesterolde artış, billirubinde artış ve hiperglisemi görülebilir.
Serum amilaz ve lipaz ölçümleri pankreatit tanısı için yeterli değildir çünkü bu değerler başka hastalıklarda da artabilmektedir. Bu yüzden pankreatik lipaz ölçümü pankreatit tanısında en duyarlı testlerdendir.
Bir kedinin akut pankreatit geliştirmesi durumunda, veteriner hekimin uygulayacağı tedavi planına bağlı kalmak çok önemlidir. Genellikle pankreasın dinlenip iyileşebilmesi ve kusmanın tetiklenmemesi için oral beslenme durdurulur ve intravenöz (damar içi) agresif sıvı tedavisine başlanır. Pankreatit gelişen kedilerde ciddi sıvı kaybı söz konusudur ve kaybedilen bu sıvının geri konması tedavinin önemli bir parçasıdır. Damar içi verilecek sıvıya kusmayla ve ishalle kaybedilen elektrolit ilaveleri yapılabilir. Kedinize, belirli semptomları kontrol altına almak amacıyla diğer ilaçların yanı sıra mide koruyucu, kusma önleyici, antibiyotik ve ağrı kesiciler de uygulanabilir. Kediniz tedavi süreci boyunca klinikte kalabilir. Pankreatit semptomlarının azalması ve yavaş yavaş kendine gelmesi durumunda da oral beslenmeye kademeli bir şekilde geçilecektir. Öncelikle belirli bir süre hastanın kusmaması beklenir. Daha sonrasında bir miktar su verilerek tekrar kusup kusmayacağı kontrol edilir. Eğer kusma görülmezse yağ miktarı yüksek olaran küçük parçalı mamalarla beslenmeye başlanır. Kusmanın gerçekleşip gerçeklememesine göre beslemenin miktarı arttırılır veya azaltılır.
Kedinizde kronik pankreatit varsa, şiddetli nöbetlerde veteriner hekim müdahalesi gerekebilmektedir. Bu nöbetlerde kusmanın kontrol altına alınması, sıvı enjekte edilmesi veya oral yolla ilaç verilmesi gibi semptomatik tedaviler gerekebilir.
Hayır, pankreatit bulaşıcı bir hastalık değildir. Hastalığın kaynağı esas olarak bilinemese de ortada bulaşma açısından endişe gerektirecek bir durum yoktur.
Pankreatit oldukça acı verici ve yorucu bir hastalıktır. Bundan dolayı pankreatiti tetikleyebilecek risk faktörlerini bilmek ve ona göre önlem almak çok önemlidir. Pankreatit riskinin azaltılması için en doğru öneriyi verecek kişi veteriner hekiminizdir. Pankreas sağlığını destekleyen veya kedinizin kilosunu dengede tutacak belirli bir diyet ve ek takviye uygulaması hekiminizin önerileri arasında yer alabilir.
Akut pankreatitin yanı sıra kronik pankreatit nöbetlerinin de kontrol altına alınması gereklidir. Kedinizin pankreatit geçmişi varsa beslenme alışkanlıklarında, aktivite seviyesinde ve bağırsak hareketlerinde herhangi bir değişiklik olup olmadığını gözlemlemeniz gerekmektedir. Kedinizde kusma ile karın ağrısı gibi semptomlar gelişirse, diyabet ve ekzokrin pankreas yetmezliği gibi ciddi sonuçlardan kaçınmak için vakit kaybetmeden hekiminize başvurmalısınız. Bu hastalıkların her ikisi de kronik pankreatit sonucunda meydana gelebilmektedir.
Yorum & Görüşünüzü Bildirin.
Yorumlar