İçindekiler
Kanser, tümörün ya da neoplazmanın sebep olduğu hastalıklara verilen bir addır. Vücutta kontrol edilemeyen bir büyüme ve bölünmeye neden olan anormal hücreler topluluğunun bir sonucu olarak tanımlayabiliriz. Bunun bir neticesi olarak anormal bölünen hücrelerden meydana gelen kitlelerin geliştiği görülür. Buna ek olarak iyi huylu tömörler vücuttaki diğer bölgelere yayılmaz ve çevre dokulara bulaşmaz. Bunun tam tersi olarak kötü huylu kanser ise vücuttaki diğer bölge ve dokuları istila ederek kan dolaşımı ve kan yolu ile yayılan bir hastalıktır.
Agrasif yapıları sebebiyle kötü huylu tümörler iyi huylu tümörlere kıyasla daha ciddi ve yaygın hastalıklara yol açarken tedavisi de bir o kadar zordur. Kediler, köpeklere oranla tümöre daha az maruz kalırlar. Ancak tümör belasına denk geldiler mi kötü huylu çıkma olasılığı oldukça yüksektir. Hatta öyle ki köpeklere kıyasla 3-4 kat daha fazla olduğu için daha ciddi problemlere neden olma olasılığı yüksektir. Yaygın olarak görülen kanser bölgeleri arasında deri, beyaz kan hücreleri, ağız, mide ve bağırsaklar ve meme bezleridir.
İnsanlarda da sık görülen bir hastalık türü olan kanser, bir kedide de görülebileceği gibi sebepleri bilinmemektedir. Ancak genel çerçevede bakıldığından pek çok kanser türü çeşitli nedenler vasıtasıyla meydana gelmesi oldukça olası bir durumdur. Tam anlamı ile konuya açıklık getirilemiyor olunsa da genetik yatkınlık altında yatan sebeplerden biri olarak düşünülebilir. Nedeni her ne olursa olsun kedilerde de kanser hastalığının görüldüğü apaçık ortadadır. Güneş ışığına veya birbirinden farklı kimyasallara maruz kalan kedilerde, hayatları boyunca kanser hücrelerinin gelişimine yol açacak etkenler mevcuttur. Fakat belirtmem gerekir ki, yinede bir kanserin neyden kaynaklandığı net bir şekilde söylenemez.
Kedilerde meydana gelen viral enfeksiyonlardan bazısı kansere neden olmakla birlikte virüsle enfeksiyon pek çok yerde artık nadir rastlanan bir durumdur. Fakat yinede kedinin virüse yakalanmasıyla kan üreten hücreler enfekte olabilir ya da lösemi/lenfoma oluşumlarına neden olabilir. FIV ve HIV virüsleri kanser gelişimine sebep olabilirken bunların tespit edilmesi de oldukça kolaydır. Yapılan çalışmalar neticesinde, enfekte olmayan bir kedi ile FeLV’e yakalanmış bir kedi kıyaslandığı zaman enfekte olan kedide lenfoma gelişme riskinin yaklaşık olarak 50 kat, FIV’e yakalanmış olan kedinin ise 5 kat daha fazla riske sahip olduğu tespit edilmiştir.
Vücuttaki herhangi bir dokuya etki edebildiği için çok çeşitli belirtiler mevcuttur. Bu sebeple kanser hastalığına işaret eden bir belirti net olarak söylenemez. Yaygın olarak kanserin etki etme durumu yaşlı kediler için daha fazladır. Genel olarak uzun dönemlere yayılarak büyüyen kanser ilk etapta iştahsızlık, enerji eksikliği ve kilo kaybı semptomlar ile boy gösterebilir. Akabinde ciltte ya da cilt altında bezeler, gözde değişimler, ishal, kusma, yaraların iyileşmemesi ve sebebi belli olmayan kanamalar olarak kendini gösterir.
Hatalık evresi ilerledikçe kanserden etkilenen doku ve organlarda pek çok komplikasyon görülecektir. Kanserin belirtileri çoğu hastalık ile aynı belirtler gösterebileceğinden ayrımını iyi yapmak gerekir. Ancak kanser teşhisi konmuş olsa dahi bunun tedavi edilerek iyiye gidebileceğini de unutmayın! Hiç yoktan bir süre bile olsa hastalığın kontrolünü elinizde tutmak ya da yönetimini sağlamak için tedaviler mevcut. Her zaman tıpta söylenen bir gerçek var ki o da, erken teşhisin hayat kurtardığıdır. Kedinizde anormal bir durum görürseniz veteriner hekiminizin kapısını çalmak en doğru yol olacaktır.
Eğer kedinizin gösterdiği belirtiler doğrultusunda kanserden şüpheleniyorsanız, bir veteriner muayenesi yapılmasının yanı sıra detaylı araştırma için gerekli adımlar izlenmelidir. Yapılacak ilk şey genel olarak tümörün boyutunu ve bulunduğu bölgeyi öğrenmek için radyografi ya da ultrason çekimi yapılır. Fakat bunlarda yeterli değildir. Tam bir teşhis için alınan dokuların bir patolog tarafından mikroskobik incelemesi ile yapılır. Bunun içinde veterinerinizin kedinizden cerrahi müdahale ile doku parçası alması anlamına gelir.
İnce iğne aspirasyonuyla da rahatlıkla tanı koyulabilir. Şüpheli durumlarda kanserli hücrenin tanısının konulması için farklı teknikler kullanılarak teşhis edilebilmektedir. Kanserin olumsuzluklarını tespti etmek üzere kan testi yapmak rutin bir araştırma parçasıdır. Bazı kanser türlerini doğrulamak ve buna uygun şekilde tedavi sürecini planlamak için bazı tekniklere gerek duyulabilir. Bunlar; CAT/ CT ya da MRI taramaları olarak adlandırılıyor olup oldukça etkili yöntemlerdir.
Kedinizin kanser olduğunu öğrendiğiniz zaman her ne kadar yıkıcı bir an olsa da, her türün kendine özgü tedavi yöntemleri yaşam süresini ve kalitesini artırabilirsiniz. Kötü bir durum olsa da her zaman ölüm ile sonuçlanacak diye bir şey söz konusu değildir. Zira pek çok tedavi yöntemi bulunuyor. Yinede kesin bir şey konuşmamak gerekiyor elbette ki. Her tedavi olumlu sonuçlanacak diye bir durum söz konusu değildir. Uzun ve meşakkatli tedavi süreçleri yaşanabilir. Tedavisinin olup olmadığı veya ne ile tedavi edileceği konusun pek çok faktöre dayalıdır. Tedaviler yalnızca uzman merkezlerinde gerçekleştirildiği için veteriner hekiminiz sizi yönlendirecektir.
Genel olarak uygun şekilde yapılan tedaviler sonucunda kediler yaşam standartları yükselirken olumlu neticeler alınır. Her tedavinin yan etkileri olduğunu unutmayın! Bu hususta veteriner hekiminiz sizleri bilgilendirecektir. Yapılacak tedavinin kediniz için en az acı veren olması gerekir. Tedavinin temel amacı budur. Kediyi tedavi etmek her zaman doğru bir seçenek olmayabilir. Veterineriniz ile sahip olduğunuz alternatifleri detaylıca araştırmanız gerekir.
Kanser tedavisine başlamadan önce mutlaka kedinizin hangi evrede olduğunun belirlenmesi gerekir. Tümörün ne kadar yayılmış olduğuna ve herhangi bir komplikasyona sebep olup olmayacağını tespit etmek için önemlidir. Bunun için röntgen ve ultrason çekilyor olup bir parça alınarak biyopsi yapılabilir. Ek olarak kan testi de istenecektir.
Kanser tedavisi yapılırken dikkate alınan en büyük husus kedinin yaşam kalitesinin yüksek seviyede tutularak etkilenmemesini sağlamaktır. Her veteriner hekimin üzerinde hassasiyet ile durduğu bir konudur. Genel olarak büyük yan etkiler göstermeyen tedavi yöntemleri ile yaşamlarını idame ettirebilmeleri temel amaçtır. Gereksiz acılardan arındırarak en uzun ömrü sağlayabilmek adına yapılır.
Genel olarak tedavi türleri uygulanabilirken, geri kalan seçenekler uzman merkezlerde yapılır. Tümör türüne göre veterineriniz tarafından daha detaylı bir tedavi önerilirse sizi yönelendirebilir. Kanser için uygulanan üç temel tedavi yöntemi mevcuttur:
Yukarıda verilen bu üç temel tedavi yöntemi aşağıda yazan faktörlere bağlı olarak değişim gösterecektir:
Kanser tedavileri arasında en sık uygulanan işlemdir. İyileşme ile netilecelenmesi oldukça yüksek ihtimaldir. Buna ek olarak yayılması halinde tümörün ameliyat ile tamamen çıkartılması her zaman olabiliecek durum değildir. Erken tanı ve erken tedavi ile iyileşmesi en yüksek ihtimale sahiptir. Tümör kitlesinin tamamen çıkartılması yaşam kalitesini artırmak ya da kemoterapi gibi diğer tedavilere yardımcı olması açısından da bir kısmı cerrahi yöntem ile çıkartılabilir. Ameliyat öncesinde olabilecek her türlü riskler, faydalar, verilebilecek ağrı kesiciler ve ameliyat sonrası bakım hakkında detaylı bilgi almalınızda yarar var. Tümör çıkartılırken genel olarak çevresindeki dokuda çıkartılmaktadır. Sebebi ise tümörün mikroskobik olarak yayılma durumundan kaynaklanır. Görünürde anormal bir durum söz konusu olmasa da bu dokular çıkartılmadığı takdirde ilerisi için sıkıntılı bir durum meydana gelebilir.
Genel olarak herkesin korktuğu bir tedavi yöntemi olan radyasyonun yan etkileri olduğu düşüncesi yaygındır. Kediniz için ekstra bir acı yaşatmadan bu hastalığı tedavi etmek birincil amaçtır. Radyasyon bu tedavi yöntemleri arasıda başarı ile sonuçlanırken, bunun için uzman bir tedavi merkezine gitmeniz gerekmektedir. X- ışınlarına benzeyen ışınları ile tümöre odaklı olarak kullanılır. X-ışınlarına kıyasla daha yoğun olan radyasyon, ürettiği radyasyon ile kanser hücrelerini öldürme yetisine sahiptir. Normal hücrelerin zarar görmemesi için dozunun, sıklığının ve hedeflenen noktasının titiz ve özenli biçimde ayarlanması gerekmektedir. Bu işlem gerçekleşirken çevresindeki dokulara az da olsa zarar gelmesi olası bir durumdur. Rasyasyon kanser hücrelerini öldürmek için kullanılmış olsa da kedi radyoaktif hale geldiğinden temaslı olduğu insanlar için risk meydana getirir.
Dış ışın olarak verilen radyasyon tedavisi lineer ismindeki hızlandırıcı bir makine ile uygulanır. Kısa sreli anestezi verilerek yapılan işlem, birkaç hafta süren tedaviler ile yalnızca birkaç dakika sürmektedir. Bu tedavi bazı tür tümörlere iyi gelirken, azalmaya veya kontrol altına almayada yarar. Çoğu zaman etrafındaki dokular çok az zarar gördüğü için büyük ölçüde yan etkisi olmaz. Bu tedavi yöntemini uygulayan doktor işlem öncesi sizi detaylı şekilde bilgilendirecektir. Tedavinin kendisi zararsızdır ve ağrıya sebep oluyorsa da bunu ortadan kaldırmanın en iyi yoludur. Yapılan bölgede cilt tahrişi, tüy dökülmesi gibi yan etkiler sık olarak görülmektedir. Bölgeye tam olarak lokal bir ışın gönderilmesi için vücut içi ya da yüzeyine bir prob yerleştirilir. Bu yöntem yaygın olatak cerrahi yada kemoterapi ile birlikte yapılır. Bazı ilaçların radyasyon tedavisinin etkinliğini arttırdığı söylenmektedir.
Radyasyonda olduğu gibi kemoterapi içinde bir bilgi kirliliği söz konusudur. Kemoterapi alan hastaların farklı yan etkilere maruz kaldığını duyanınız olmuştur. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar hayvanlar üzerinde yan etkiler oluştursa da, bazı zamanlar ise kedilerin vücutlarının ne denli iyi karşıladığı görülmektedir. Altında yatan sebep ise kedilerin bu tedaviyi tolere edebilmeleridir. Ancak buna ek olarak yaşam kalitesinin seviyesinin düşmemesi adına doz miktarı düşüktür.
Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çeşidi oldukça çoktur. Bunlar arasında yapılan seçimler ise aşağıda yazan sebeplere bağlıdır:
Veterineriz alternatifleri sizinle paylaşacaktır. Hatta daha iyi bir görüş için uzman bir kişiye yönlendirebilir. Kanserlerin etklinliğini yetersiz kılmak ve yan etkilerinin risklerini en aza indirgemek için ilaç kombinasyonu oluştururlar. Kemoterapi ilaçların hemen hemen hepsi hücrelerin bölünme yeteneğini ortadan kaldırmak üzere çalışmaktadır. Zira kanser hücreleri kontrolsüz olarak devamlı büyüme ve bölünmeye yöneliktir. Yan etkiler kendini gösterdiğinde kemik iliği, bağırsak ve deri gibi vücutta hızlı şekilde bölünen diğer hücreler ile etkileşim içerisinde olabilirler.
Kanser ilaçları kanser hücreleri için yarar sağlarken öte yandan sağlıklı hücreleri de etkileyebilmektedir. Bu sebepten ötürü gereksiz yere ilaca maruz bırakılmaması daha yararlı olacaktır. İlaçların gerek dışı kullanmasıyla tedavi gören kedinin idrar ve dışkısındaki ilaçlara maruz bırakır. Birtakım önleyici davranışlar ile oluşabilecek tü olumsuzluklar en aza indirgenebilir. Bu önleyici davranışlar aşağıda şu şekilde sıralanmıştır:
Kedilerde görülen lenfoma için tedavi edilebilir durum pekte olası değildir. Ancak buna rağmen bike bazı kemoterapi ilaçları ile 6 ay ila 1 yıla kadar yaşam sürdürülebilir.
Evet tedavi edilebilir. Cerrahi, koemoterapi ve rasyasyon olmak üzere üç temel yöntem kullanılır.
Lenfoma oldukça yaygın olarak görülen kanser türlerinden biridir.
Kedi Lösemi Virüsü (FeLV), meme kanseri, cilt kanseri ve Fibrosarkom olarak liste uzatılabilir.
Kediler çoğu zaman hastalıklarını gizlerler. Ancak buna rağmen gözle görülür bezeler, kusma, ishal, nefes almada zorluk gibi belirtiler görülür.
Bu konuyla ilgili detaylı bir inceleme söz konusu olmasada söylenen bir gerçek var ki oda kanserli kedilerin % 50’sinin belirli bir seviyeye acı ve ağrı yaşadıklarıdır.
Merhaba kedinizin genel durumu toparlanabilirse ve tümör gerçekten sadece dalaktaysa ameliyat edilebilir. Ameliyat sonrası alınan kitle ve gerekirse dalağın kendisi patolojiye gönderilir ve kedinizin kanser olup olmadığı kanserse kanserin türü ve derecesi belirlenip ona göre bir tedavi planı oluşturulabilir. Genel durumunu toparlayabilmek için gerekirse kan nakli yapılabilir. Çok geçmiş olsun.
merhabalar beinim 12 yasinda bir kedim var , veterinere gittigimde aniden dalak siskinligi teshis edildi ve sonra tümör oldugunu söylediler sonunda uyutalim dediler ve ben tabii karsi ciktim dalak 7cm uzunlugunda ve 4 cm genislegindeydi ve bu zamanda beraberinde kan alindi ve sonuc beyaz kan ve kirmizi kan orani cok dusuktu beyaz kan 0,9 kirmizi kan 0,85 oranindaydi tabi bunlar 5 havta önceydi bana kordisyon ve agri kesici ilaclari verdiler onlari kullaniyorum sizden ricam ne yapmam gerekli bana bir bilgide bulunabilirmisiniz tesekurler hayirli günler haci aksu.