İçindekiler
“Feline immunodeficiency virus” “AIDS” ya da “kedi immün yetmezlik virüsü”; kedileri enfekte eden bulaşıcı ve ölümcül bir viral hastalıktır. Doğası gereği insanlardaki HIV (Human Immunodeficiency Virus) ile benzer etkilere sahiptir ve bundan dolayı kedi AIDS’i olarak adlandırılır.
FIV, bir kedinin bağışıklık sistemindeki hücrelere saldırarak onları öldürür veya hücreleri hasara uğratır. Beyaz kan hücrelerine saldıran virüs, bağışıklık mekanizmasının zayıflamasına yol açar. Bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucunda kedi, ikincil enfeksiyonlara daha açık hale gelir ve basit enfeksiyöz hastalıkların iyileşmesi çok daha zor hale gelir. Kısacası immün sistem, hastalıklarla savaşma yeteneğini kaybeder. Ancak FIV pozitif kedilerin, herhangi bir belirti göstermeden yıllarca taşıyıcı olarak yaşamaları da mümkündür.
İnsanlar genellikle FIV ile kedi lösemi virüsünün (FeLV) aynı olduğunu düşünürler çünkü ortada benzer semptomlar söz konusudur. Bu iki virüs, retrovirüs ailesine ait olsa da tamamen farklı hastalıklardır.
Evet, FIV kediler arasında bulaşıcıdır. Genellikle vücut sıvılarında olur ve salya ile yayılır. Özellikle derin ısırıkların ve tırmalanmaların görüldüğü kedi kavgaları sonucunda oluşur. Diğer bir bulaşma yolu ise kandır. Çiftleşmeyle bulaşma nadirdir fakat hasta erkek kedilerin semeninde virus bulunduğu bilinmelidir. FIV pozitif ancak semptom göstermeyen anneler hamile kaldıklarında doğan yavrularda hastalık görülebilir. Fakat bu kanda bulunan virus yoğunluyla yakından ilişkili bir durumdur. Örneğin semptomlar açığa çıkmış, hasta bir annenin yavrularının %70’inin enfekte olarak doğduğu klinik çalışmalarla doğrulanmıştır. Bunların yanı sıra FIV her ne kadar bulaşıcı olsa da şu yollarla bulaşmamaktadır:
Hayır, FIV insanlara bulaşmaz. FIV her ne kadar HIV (Human Immunodeficiency Virus) ile aynı virüs ailesinden gelse de yalnızca kedileri enfekte eder. Bununla birlikte virüsler genellikle türlere özgüdür. Yani, kedi ile insan türünün immün yetmezlik virüsleri arasında çapraz enfeksiyon ihtimali bulunmamaktadır.
Bazı kedilerin FIV ile enfekte olma riski diğerlerine göre daha yüksektir. Bu hastalığa, yetişkin, özellikle 4-6 yaş sonrasında olan kedilerde, genç kedilere göre daha fazla rastlanmaktadır. Sosyal ve dışarı çıkıp kedilerle kavga eden veya çiftleşen bir kedi, her zaman için enfeksiyon ihtimaline daha açıktır. Özellikle erkek kedilerin kavga etme olasılığı daha yüksek olduğu için erkek kedilerde görülen FIV oranı dişilere kıyasla daha fazladır.
Hastalık, virüse yakalanan kedilerin %1 ila 5’inde semptom geliştirir ve bu semptomlar immün sistemin zayıflaması ile kendini belli eder. Bununla birlikte FIV, bir kedinin bünyesinde yıllarca belirti göstermeden yaşayabilir; yani kedi FIV pozitif çıksa dahi yıllarca sağlıklı kalabilir. Bundan dolayı hastalık belirtilerini takip etmek çok önemlidir. Çünkü FIV, bağışıklık sistemine saldırarak bünyeyi ikincil hastalıklara açık hale getirir.
FIV, kedilerde üç evre şeklinde görülür. Bunlar akut faz, kronik asemptomatik faz ve klinik son faz evreleridir. Birkaç gün sürebilen akut faz belirtileri genellikle şu şekildedir:
*Geçici ateş, hasta yakınları tarafından farkedilemeyecek kadar hızlı yükselip düşebilir. Dolayısıyla risk altındaki kedilerin düzenli olarak 6 ayda bir veteriner hekim kontrollerinin yapılması gerekmektedir.
Kronik asemptomatik fazın süresi değişkendir. En önemli safha olan bu fazda, kedi herhangi bir belirti göstermeden yıllarca etrafına virüs saçar ve bu durum diğer kediler için çok risklidir.
Klinik son faz evresinde kedi, immun yetersizlikten dolayı ikincil enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelir. Bu evrede vücudun neredeyse tüm sistemleri etkilenir. Hasta hayvanların büyük bir kısmında şiddetli bir hastalık tablosu oluşturmaz ve bu kedilerin yaşamı enfeksiyon olmayan kedilerin yaşamı kadar sürebilir. Belirtileri genellikle şu şekildedir:
FIV teşhisi için gözlemlenen bulgular yeterli değildir. Virüsün tespiti için kediden kan alınarak FIV antikorlarının saptanması gerekmektedir. ELISA, Western Blot veya PCR yöntemleriyle serolojik tanı mümkündür. Test sonucu pozitifse doğruluğundan emin olmak için mutlaka tekrarlanmalıdır. Bunun yanı sıra kedide şüpheli bir ısırık yarası söz konusuysa ve test sonucu negatifse testin 60 gün sonra tekrarlanması gerekmektedir.
FIV’in spesifik bir tedavisi yoktur. Ancak kedinin bağışıklık sistemini güçlendirmek ve onu ikincil enfeksiyonlara karşı korumak amacıyla destekleyici tedaviler söz konusudur. Antiviral ilaçlarla yapılan tedavilerde, virüsün üremesini azaltmak ve kedinin daha sağlıklı bir hayat sürmesi amaçlanmaktadır. Kullanılabilen birçok antiviral ilaç kediler için toksik iken bu hastalık için umut vadeden antiviraller mevcuttur. Bunun haricinde, kusma ve ishalle kaybedilen elektrolitlerin yerine konması için serum tedavisi, parazit kontrolü ve hastaya özel bir beslenme programı da tedavi kapsamında olabilir. Çalışmalara göre FIV teşhisi konulan kedilerin prognozları büyük oranda değişiklik göstermektedir. Bundan dolayı tedavi, belirtilere ve hastalığın seyrine göre değişecektir. Ayrıca belirtmeliyiz ki erken teşhis ve immun sistem destekleyici tedaviler ile FIV pozitif bir kedi normal bir yaşam sürebilir.
Evet, FIV’in aşısı vardır ve 2002’den beri kullanılmaktadır.
Kedilere uygulanan aşılar “temel ve önerilen” olarak iki sınıfa ayrılır. Temel aşılar içinde kedi herpes virüsü (FHV), kedi kalisivirüsü (FCV), kedi panlökopeni virüsü (FPV) ve kedi lösemi virüsü (FeLV) yer alır. FIV ise temel kategoriye girmemektedir. Aşı temel kategoriye girmese de gerekliliği hakkında hekiminize danışmanız daha doğru olacaktır.
FIV aşı fiyatları ilden ile değişiklik göstermektedir. Daha detaylı bilgi için; 2021 Kedi aşı takvimi ve aşı fiyatları adlı içeriğimizi inceleyebilirsiniz.
FIV’i önlemenin en temel yolu, kedinizin dışarıya çıkmasını ve diğer kedilerle sosyalleşmesini engellemektir. Kedinizin dışarı çıkmasını istiyorsanız, kediler için özel üretilmiş gövde tasmaları ile onu gezdirebilirsiniz.
Yorum & Görüşünüzü Bildirin.
Yorumlar